NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْمَلِكِ
بْنُ عَمْرٍو
حَدَّثَنَا
هِشَامُ بْنُ
سَعْدٍ عَنْ
زَيْدِ بْنِ
أَسْلَمَ
عَنْ أَبِيهِ
قَالَ
سَمِعْتُ
عُمَرَ بْنَ
الْخَطَّابِ
يَقُولُ
فِيمَ الرَّمَلَانُ
الْيَوْمَ
وَالْكَشْفُ
عَنْ الْمَنَاكِبِ
وَقَدْ
أَطَّأَ
اللَّهُ الْإِسْلَامَ
وَنَفَى
الْكُفْرَ
وَأَهْلَهُ مَعَ
ذَلِكَ لَا
نَدَعُ
شَيْئًا
كُنَّا نَفْعَلُهُ
عَلَى عَهْدِ
رَسُولِ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
Eslem (r.a.)'den; demiştir
ki: Ömer b. el-Hattâb'ı (şöyle) derken işittim:
"Allah teâlâ
İslâm'ı (sağlam temeller üzerine) yerleştirdiği, küfrü ve küfür ehlini de
(aramızdan) yok ettiği halde, bugün remel yapmakta ve omuzbaşmı açmakta ne
fayda var? Bununla beraber biz Resûlullah (S.A.V.) zamanında yaptığımız (remel
ve ıztıbâdan) hiçbir şeyi terk etme(meli)yiz."
İzah:
Buhârî, hac; İbn Mâce,
menâsİk; Ahmed b. Hanbel, I, 45.
Bu hadisin Buharî'deki
metni şu anlamdadır: "Biz neden bu remele
devam ediyoruz? (Vaktiyle) biz müşriklere (kuvvetli) görünmek isterdik. Halbuki
Cenab-ı Hak onları mahv-ü helak etmiştir." Bundan sonra Hz. Ömer sözlerine
şöyle devam etti: "Remel, Nebi (S.A.V.)'in yaptığı bir iştir. Biz Nebi'in
bu sünnetini terk etmeyi sevmeyiz."[Buhârî, hac]
Bütün bu rivayetlerden
anlaşılıyor ki Hz. Ömer, bir zamanlar, remelin bir sebeb neticesinde meşru
kılındığını ve bu sebebin ortadan kalkmasıyla remelin de terk edilebileceği
neticesine varmanın doğru olup olmadığı meselesi, üzerinde uzun uzun durmuş ve
sonunda, remelin meşru kılınmasında düşmana kuvvet gösterisinde bulunmanın
dışında, başka hikmet ve maslahatların da bulunabileceğini hesab ederek,
"Remel, Hz. Peygamberin işlediği bir sünnettir. Biz Nebi'in bu sünnetim
terk etmeyi sevmeyiz," diyerek bu konudaki en son vardığı hükmü ifâde
etmiştir.[İbn Hacer, Fethu'I-Bârî, IV, 217.]